Kapitalizm Ne Demek? Kapitalizm Nedir?

Fransızca kökenlidir. [isim] “capitalisme”

1. Anamalcılık.

2. Özel mülkiyetin; üretim araçlarına sahip olması ve ekonomideki piyasayı belirleyerek, mal, hizmet, arz ve talebin özel mülkiyet sahipleri tarafından yönetildiği ekonomik sistem.

Kapitalizm’in kurumsal olarak tarifi 16. ve 17. yy’lara dayansa da, İlk çağ ve Orta çağda, örneklerine rastlanabilir. Avrupa’da Feodalizm’in yıkılmasından sonra Kapitalizm egemen sistem hâline gelmiştir.

Üreticinin piyasayı da belirleyerek, işçi sınıfını yönlendirmesi her ne kadar kapitalizmin sistemine dahil olsa da, kapitalist sistem, herkese emeği kadar kazanmayı ve çok çalışanın çok kazanan olacağını vadeder.

Kapitalizm ekonomik bir sistem olmasının yanında, özellikle batılı devletlerin “siyasi politikaları” olarak günümüzde işlevselliğini göstermektedir.

Özel mülkiyete dayalı bir ekonomi biçimidir. Şu an yaşadığımız dünya kapitalist ilkelere dayalı bir ekonomik sistem üzerine kuruludur. Kapitalizm, üretim araçlarının bir zümrenin, az bir insan nüfusunun elinde bulunduğu, geride kalan büyük çoğunluğun ise onları zenginleştirmek ve kendini yeniden üretebilmek için emeğini satmak, metalaşmak zorunda olduğu bir sistemdir. Kapitalist ekonomi işçinin ürettiği artı emek (artı değer) üzerine kuruludur. İşçi, bir kapitalistin üretim araçlarıyla üretim yaparak değer ortaya çıkartır. Bunun karşılığında kendisine verilecek olan ücreti ürettikten sonra, üretim aracının sahibi için üretmeye devam eder. Bu devam etme sürecinde artı değer oluşarak kapitalistin cebine girer. Yani kapitalist sadece üretim araçlarına sahip olduğu için kolunu bile kaldırmadan işçinin ürettiği üzerinden kâr elde etmiş olur.

  • Sosyalizm; mülksüzleştirenlerin (kapitalistlerin), mülksüzleştirilmesi ve üretim araçlarının toplumsal mülkiyetini sağlayarak, herkesin yeteneğine göre bir işte çalışmasını, herkese emeğine göre bir ücret verilmesini savunan ekonomik, toplumsal sistem, ideolojidir.

Kapitalizm günümüzün hakim ekonomik sistemidir. Kapitalizm kısaca üretim araçlarının yani fabrikaların, atölyelerin ve ticarethanelerin kar elde etmek amacıyla özel mülkiyete ait olduğu bir ekonomik sistemdir.

Kapitalizmin ana kavramları şunlardır:

  • Özel mülkiyet
  • Sermaye biriktirme
  • Gönüllü takas
  • Ücretli emek
  • Ücretli emek
  • Fiyat sistemi ve
  • Serbest rekabetçi piyasadır.

Kapitalizm ilk ve ortaçağlarda kısmi ve ilkel bir şekilde uygulanmış olsa da asıl gücüne 19. Yüzyılda ulaşmıştır. Günümüz dünyasında, büyük şehirlerinden en ücra köylere kadar
her alanda etkisini görmek mümkündür. Kapitalizmin tanımında iki temel nokta ön plana çıkar. Bunlardan birincisi kapitalizmde üretilen tüm ürünler  sadece en yüksek kar amacıyla üretilir.

Diğeri, emeğin belli bir ücretle satıldığı ekonomik bir pazardır Kapitalist ekonomi diğer ekonomik sistemlere göre tüketiciye daha fazla olanak sağlar. Günümüz marketlerinde ne ürün alacaksanız en az 5  farklı marka seçeneğine sahipsiniz. Her biri farklı ambalajı içinde kendilerini seçmeniz için sizi bekliyor. Yada özel bir okula mı gideceksiniz? Birbirinden farklı seçeneklerle sizleri bekleyen onlarca okul var.

Kapitalizm alışveriş için sizlere seçenekler sunar fakat bu seçenekleri seçmeniz için yeterince özgürlüğe sahip misiniz? Elbette hayır. Kapitalizmin en büyük özelliği sizi seçeneklerden birini seçmeniz için zorlamasıdır. Peki bunu nasıl yapıyor?  Elbette ki her alanda sizlere ulaştıkları reklamlar yoluyla. Günümüzde ıssız bir adada teknolojiden uzak yaşıyorsanız ve tükettiğiniz için bir başkasına ihtiyaç duymuyorsanız  reklamlardan kurtulabilirsiniz. Aksi durumda her alanda kapitalizmin etkisi altındasınız.

Kapitalizmin herkesin zenginliğe ulaşmada eşit fırsatlara sahip olduğunu iddiası koca bir yalandır. Tvlerde, gazetelerde veya internette sürekli olarak sıfırdan zenginliğe ulaşmış işadamlarının hikayeleri dolaşır. Maalesef buda büyük bir yalan.  Bu haberlerin tek amacı fakirlerin zengin olabilme  umudunu hep canlı tutmaktır. Çünkü kapitalizmi ayakta tutan fakir insanların boş umutlarıdır.

“yakında zengin olacak kısa süreli fakirler” olarak tanımlamışlardır. İşte kapitalizm nedir sorusunun cevabı budur. Kapitalizmin en büyük iddiası insan doğasına en uygun sistemin yine kendisi olduğudur. Kapitalizme göre insan doğasında  aç gözlülük ve rekabet vardır. İnsan hep daha fazlası ve daha lüksünü ister. Bu iki özelliğin en fazla parlatıldığı sistem de şüphesiz kapitalizmdir.

Kapitalizme göre açgözlülük ve rekabet topluma zarar vermiş gibi gözükse de toplumların hızlı gelişimine neden olmuş itici güçlerdir. Kapitalizm demokrasinin en iyi kendi sistemi içerisinde
güçleneceğini ileri sürer. Hiç beğenmediğiniz bir lider şaka gibi gelse de kapitalist demokrasilerde iktidara gelebilir. Herkes cinsiyetine, eğitimine, dinine veya ekonomik durumuna bakılmaksızın bir oya sahiptir. Belli bir yaşa geldikten sonra oy kullanma hakkını özgür bir şekilde elde edebilirsiniz.

Kapitalizmde ekonominin sonsuza kadar katlanıp büyüyeceği iddia edilir. Bir firmanın başına şansız bir olay gelmediği  sürece ekonomik olarak büyüyecektir. Fakat dünyamız sınırlı kaynaklara sahiptir.  Dolayısı ile kapitalizmin iddia ettiği gibi sonsuza kadar büyüme şimdilik sadece bir hayal gibi duruyor. Kapitalizmin en büyük şansı, alternatif ekonomi modellerinin kapitalizme karşı giriştiği her girişiminin başarısızlığa uğramasıdır. Sovyetler birliği ve Çin bunun en büyük örneğidir. Kapitalizme karşı savaşta Sovyetler birliği yıkılmış,  Çin ise büyük dönüşümler yaşamıştır.

Kapitalizm, tüketicilerin en çok arzu ettiği şeyi üretmeyi amaçlar. Fakat kapitalizm tüketicilerin yeni bir şey arzulaması için beklemez  veya tüketiciye özgürlük sağlamaz. Tüketici farkında olmadığı ve sürekli bir şeyleri arzuladığı bir hapishanededir aslında. Kapitalizmde istenen tüketici modeli hep yenisini arzulayandır. Bu yeni ürünün gerçek bir ihtiyaç olup olmaması önemli değildir.
Çünkü reklamlar sayesinde ihtiyacınız olmayan bir ürün öyle bir pazarlanır ki bir süre sonra o ürünün size su kadar gerekli olduğunu düşünürsünüz.

Dünyanın neresinde olursanız olun bu reklamların etkisi altındasınız. Kapitalizmde gerçekte fırsat eşitliği yoktur.  Zaten fırsat eşitliği teşvik edilmez. Rakiplerinizle savaşacak rekabet beceriniz yoksa, belli bir sermaye olacak maldan yoksunsanız veya rekabet edebilecek bedensel güce sahip değilseniz sokaklar sizi bekliyor olacaktır. Kapitalizmde rekabet alanına girebilecek beslenme,
eğitim ve sermayeden yoksunsanız asla bir oyun kurucu olamazsınız. Kapitalizmde üretim açısından hep daha fazlasının olması arzulanır.Çevre kirliliğini önleme gibi maliyet oluşturacak unsurlardan kaçınılır.

Çünkü çevre kirliliği için alınacak önlemler üretimde ek maliyetlere yol açacaktır. Bu nedenle büyük kapitalist ülkeler üretimleri çevreye  duyarlı olmayan ve sermayeye ihtiyacı olan fakir,
geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerde yaparlar. Kapitalizm için her zaman serbest piyasa ekonomisinin olmasına  gerek yoktur. Çin, Küba ve Sovyetler Birliği serbest piyasanın olmadığı fakat bir çeşit devlet kapitalizminin uygulandığı ülkelerdir. Sosyalist Sovyetler Birliğinde uluslararası sermayenin ihtiyacı doğrultusunda üretim yapılıyordu. Hem de bu üretim  kapitalizmin en büyük özelliği olan ücret köleliği ile yapılıyordu.

Nelerin üretilip üretilmeyeceği temel ihtiyaçlara göre ve  o oranda değil uluslar arası rekabete göre şekilleniyordu. Şimdi anlattıklarımızı kısaca özetleyelim.

Kapitalizmin artıları ve eksileri şunlardır:

  • Kapitalizm zengin olmayı özendirir.
  • Firmalar en yüksek verimi hedefler.
  • Tüketiciler arzu ettikleri ürünleri seçmede özgürdür.
  • Büyük oranda bürokratik devlet modeli önlenir.
  • Kapitalizm kendini sürekli yenileyen dinamik yapıya sahiptir.
  • Firmalar gücü tekelleştirebilir.
  • Firmalar verimi arttırmak için işçi ücretlerini kısar.
  • Üretimin çevreye zarar vermesi önemsenmez.
  • Ekonomide ani yükseliş ve düşüşler olabilir.
5

Yorum Bırakın

Copyright © 2016. Created by Ne Demek